top of page
Yazarın fotoğrafıBilgehan Bilgin

Para Nasıl Kazanılır???


Merhabalar, bu hafta sizlere para kazanmanın inceliklerini anlatacağım. Ülkemizde maddi imkânsızların yaşandığı bu günlerde, çok önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Ben şahsen bununla ilgili birçok tez yazmış, para kazanmaktan bıkmış biri olarak, kazanamayanlara biraz yol göstermek istedim. :))))

Konumuza geçmeden önce para ne için kazanılır? Kazanınca ne yapmak gerekir? Sorularına yanıt verelim. Aslında para kazanma amacı kişiden kişiye değişse de ana amaç ihtiyaçları karşılamaktır. Şimdi sorsam, ihtiyaçlarınız nelerdir? Diye. Lüzumlu lüzumsuz ne varsa sıralamaya başlayacaksınız… İşte asıl kırılımı burada yaşıyoruz. Çünkü ihtiyaçlarımızı belirlerken objektif olamıyoruz. Bu sorun bizi sıkıntılara zorluyor. Peki, bizler ihtiyaçlarımızı belirlerken neden zorlanıyoruz? İnsan doğası gereği sosyal bir varlık olduğundan çevresinden etkilenmektedir. Bu etkileşimin faydalı yönlerini kullanmak gerekirken, maalesef olumsuz yönlerini kullanıyoruz. Ülkemizde yardımlaşma duygusunun en üst seviyede olduğu düşünürüz hep ancak nedense son yıllarda sonuçlar bunun tam tersini gösterir nitelikte. Temel ihtiyaçlarını karşılayan birey, aynı temel ihtiyaçlarından fazlasına “hayır” demiyor... Neden? Diye sorduğumuzda ise çoluk çocuktan bahsediyor. Neymiş; çocuğuma güzel ve mutlu bir hayat yaşatmak ve benden sonra rahat etmesini sağlamak temel nedenmiş. Bana göre en büyük yalandır bu, çoluk çocuk. Hayatımda tecrübeyle sabit olan ve net bir durum vardır oda; “bu hayatta hiçbir şeyin garantisinin olmadığıdır.”. Sigorta yaptırsanız da en kral önlemleri alsanız da garanti altına alınmış hiç bir şey yoktur. Çok kişi görmüşümdür; Anasından babasında milyarlar kalmış. Onlardan sonra hepsini eritip, hayata zorluklarla devam eden, çok kişi görmüşümdür; hiç bir şeyi olmayıp bir anda mal varlığı gereğinden fazla artan, çok kişi görmüşümdür, arabasının sigortası olduğu halde öyle bir bela gelmiştir ki başına sigorta çare etmemiştir. Siz bu durumun adına ne koyarsanız koyun. Bu hayatta garanti diye bir şey yoktur.

Garanti altına bile alamadığı bu paraları, neden gereğinden fazla kazanmaya gayret eder ki insan? Bu sorunun cevabının ana nedeni; sosyal varlık olmamızdan ileri gelir. Aslında bu iyidir, sosyal varlık olmak; paylaşmayı, yardımlaşmayı, beraber üretip, beraber tüketmeyi gerektirir. Bunların birçoğunu yapıyoruz. Yaparken göz çıkarıyoruz. Birbirimizi gaza getiriyoruz. Bu gaza getirmeler ise bizi gitgide ayrıştırarak yalnızlaştırıyor. Kutuplaşmayı, hatta bireyselleşmeyi getiriyor. Nitekim de getirdi. Bakınız artık firma isimleri de bireylerin adıyla anılıyor. Aslında kazanmayı o kadar çok istiyor ki manevi başarıyı da kendine almak istiyor. Bakın bu kadar kazanmanız veya kazanma hırsınız size diğer taraftan zarar verecek. Siz daha fazla kazanmak için başkalarının kazanmalarını engelleyeceksiniz. Sonra o engellenenler veya siz mağdur olacaksınız. Bakın bunun en güzelini çok severek izlediğim sörvayvır da gördüm. Burada ki yarışmacılar, belli kurallar çerçevesinde yarışıyorlar. Bu yarışlar sonucunda yemekler kazanıyorlar. Ana kural paylaşmamak olduğundan dolayı, birinin galip gelmesi durumunda diğeri aç kalıyor. Üstelik kendi takımı içinde bir yarış olsa dahi, kural gereği paylaşmak yasak. Neden? Çünkü biri aç kalsın ki insanlıktan biraz uzaklaşsın. Bu durumda da seyredenlere eğlenceli bir görüntü çıksın. Bu programda bir taraf sürekli kazansa bile paylaşamıyor. Tamam, da güzel kardeşim. Normal hayatımızda bize paylaşmayı engelleyen bir kural koymadılar ki... Bu programdaki durumu şöyle yapsak; herkes, kim kazanırsa kazansın tüm yemekleri eşit dağıtsa, herkes doysa, herkes eğlenebilse.

Eminim bu çizdiğim son tablo size çok saçma geldi. Asıl olması gerekeni anlatınca saçma geliyor değil mi? İşte gerçek hayatta da aynı bu şekilde oluyor. Oysaki çocukken mahalle aralarında yapılan maçların sonunda kazanan kişiler sadece sevinirlerdi. Bu sevinçlerini diğer arkadaşlarına, annelerine ve diğer tanıdıklarına anlatarak mutluluklarını bile paylaşırlardı.

Herkes ihtiyacına odaklansa ve ihtiyacı kadar kazanıp, mutlu olmak için yaşamaya çalışsa, tüm sorunlar çözülür. Hırsızlık kalmaz, özenme kalmaz, savaşlar biter. Diyeceksiniz ki peki, rekabet oluşmayacak, gelişme yaşanmayacak, monoton bir hayat olacak. Ne demek efendim. Gelişme neden olmasın. Tam tersine daha çok gelişme olur. İhtiyaç fazlası çalışma zamanlarında; kitap okuyun, sırf kendi hayatınızı kolaylaştıracak bir şeyler üretin. Ekin, biçin, toplayın, oynayın, madem çocuklarınızı düşünüyorsunuz. Çocuklarınızı siz eğitin. Öğretin. Eğitmek için siz de öğrenin. Onlarla beraber öğrenin... Sizinle beraber aynı işi yapanlarla bir araya gelin. Rakip olmayın. Hatta rekabeti farklı boyuta taşıyın. Gelen işleri taksi durağında ki gibi sırayla alın. Müşterilerden gelen puanlarla haftanın birincisi seçin. Bu seçilen kişiye ödül verin. Bu şekilde kaybeden olmayacaktır. Tam tersine herkes kazanacaktır. Böylelikle de asıl şimdiye kadar bahsetmediğim ana hedefe ulaşılacaktır. Ana hedef: MUTLULUK olacaktır.

88 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page